İsrail başbakanı Netanyahu İslam dünyasına sıcak bakan Obama ile ilk başkanlık döneminden itibaren yıldızlarının barışmadığı bilinmektedir.
Bölgede Obama başkanlığında bir ABD olduğu süreçte atını istediği gibi oynatamayacağını düşünen İsrail ABD Başkanlık seçimlerinde üstü kapalıda olsa büyük Yahudi grupların lobisi ile cumhuriyetçi aday Rommey’i desteklemişti.
Obama ikinci dönem başkanlık zaferinde dünyaya verdiği mesajında cumhuriyetçiler olmak üzere tüm renkleri ve bölgeyi kucaklayacağım ifadesinde öne çıkan ;
Ortadoğu barış süreci diye adlandırılan Arap baharı sonrası, alt perdeden dillendirilen İsrail, Filistin Barışı.
ABD’nin bölgeye ilişkin, içerisinde İran’ında ağırlıklı yer aldığı büyük Ortadoğu projesini hayata geçirmesinde Türkiye’nin ‘olmazsa olmaz’ bir müttefik olduğunu.
Türkiye İsrail arasındaki stratejik, müttefik bağların kopuşu;
Türkiye’nin baştan beri Filistin’e ve Hamas’a verdiği destek,
Başbakan Erdoğan’ın katıldığı 2009 yılındaki, Davos Dünya Ekonomik Panelinde söz hakkını sürekli ihlal eden moderatör David Ignatius’a “one minute” deyip konuşmasını sürdürmeye çalışarak sonuç alamayınca; İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’i kayıran bu tutumunu protesto ederek terk etmesi , “Bir daha da Davos’a gelmem“ resti.
Son dokuz vatandaşımızın katledildiği Mavi Marmara olayı.
Türkiye’nin İsrail’den resmi anlamda üç şartı vardı.
Birincisi - Mavi Marmara olayı ile ilgili özür dilenmesi
İkincisi - Hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödenmesi
Üçüncüsü - Filistin’e uygulanan Gazze ambargosunun kaldırılması.
ABD Bölgede Suriye krizi devam ederken İsrail -Türkiye arasındaki gerginliğinden endişe duyuyordu.
Başbakan Erdoğan'ın Medeniyetler İttifakı 5. Forumu'nda yaptığı konuşmasında, ''Tıpkı Siyonizm gibi, tıpkı anti Semitizm gibi, tıpkı faşizm gibi İslamofobiya'nın da bir insanlık suçu olarak görülmesi kaçınılmaz bir hal almıştır..." çıkışı, başta ABD ve İsrail olmak üzere rahatsızlık yarattı.
Türkiye her ne pahasına olursa olsun isteklerinde ve söylemlerinde kararlı idi.
ABD değişen bölgesel iklim karşısında Türkiye’nin dış politikadaki kararlılığını göz ardı edemezdi.
Deyim yerinde ise, Dünya’nın ve Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen ve Başbakanlıktan yapılan açıklama;
Geciken Özür;
‘’İsrail Başbakanı Netanyahu Başbakan Erdoğan'ı telefonla arayarak Mavi Marmara olayı nedeniyle Türkiye'den özür dilediğini, Başbakan Erdoğan ise Türk halkı adına İsrail'in özür talebini kabul ettiğini’’
‘’İsrail'in, sivil halkın kullanacağı malların Gazze dahil Filistin topraklarına girişine ilişkin kısıtlamaları esas itibarıyla kaldırdığını ve sükunet devam ettiği müddetçe bu durumun da devam edeceğini, Mavi Marmara baskını kurbanlarının ailelerine tazminat ödemeyi kabul ettiği de belirtildi’’
Türkiye-İsrail arasındaki gerginliğin kendi bölgesel politikaları bakımından negatif etkileri olduğunu düşünen ABD Başkanı Obama’nın bu konuda Telaviv yönetimi üzerindeki baskı ve gayretleri önemlidir.
Bu İsrail’in tarihinde ilk özrüdür. Türkiye sayesinde erdemliğin karşısında diz çöküşüdür.
Türkiye’nin dış politikalarını içeride ve dışarıda baltalayanlara tokat gibi cevaptır.
Türkiye’nin dış politikada gösterdiği kararlılık, itibar ve politik bir zaferdir.
Mail daniscoban@gmail.com
Twitter @daniscoban