Kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığını ifade eden Tunçer, “Kadınlar, her gün şiddete, tacize ya da tecavüze uğruyor. Şiddet o kadar arttı ki artık medyada sıradan vaka gibi yer buluyor. Her sosyal, kültürel çevreden, ünlü ya da ünsüz toplumun her kesiminde kadına yönelik şiddete tanıklık ediyoruz. 2018’in ilk dokuz ayında 183 kadın ve 10 çocuk öldürdü. 50 kadına tecavüz edildi. 162 kadın tacize uğradı. 375 kadına zorla seks işçiliği yaptırıldı. 279 kız çocuğu cinsel istismara maruz kaldı. 316 kadın yaralandı. Bunlar sadece medyaya yansıyanlar. Tacizler, evde, sokakta, belediye otobüsünde yaşandı. Yani kadınlar hiçbir yerde güvende değil. Cinayetlerden bazıları uzaklaştırma kararlarına rağmen işlendi. Devlet kadını koruyamadı. Kadınların büyük bir bölümü kocaları veya sevgilileri tarafından öldürüldü. Dile getirmekten dahi utanç duyduğumuz bu olayların hepsi bu yıl bizim ülkemizde yaşandı. Kimi komşumuzdu, kimi arkadaşımızdı. Yani 2018’de de erkek sevgisi kadını öldürdü” şeklinde konuştu. Kadına yönelik şiddetin bir insan hakkı ihlali olduğunu aktaran Tunçer, “İktidarın kullandığı ‘şiddet dili’, şiddeti körüklüyor. İnsanların hemen hemen her konuda ötekileştirildiği ülkemizde, kadın da ötekileştirildi. Kadına yönelik şiddeti çözmeyi ‘namus’ kavramına kadar indirgeyen anlayış kadınları öldürdü. Katil ya da tecavüzcü kravat takıp, takım elbise giydiği için iyi hal indiriminden yararlandı. Kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için ayrıştıran ve ötekileştirilen dil terk edilmelidir. Kadın istihdamı artırılmalı, kadınların çalışma yaşamında eşit koşullarda daha çok yer alması sağlanmalıdır. Kadına ve çocuğa yönelik, şiddet, cinsel istismara karşı iyi hal indirimi kullanılmamalı, en üst seviyeden ceza verilmelidir. Evde, ailede, eğitimde, iş yerinde, sokakta, siyasette, medyada, dilde, tribünde, hukukta ‘kadına şiddet kültürü’ kendine yer buluyor. Bunun önüne geçmenin en önemli yolu eğitimdir. Kadına şiddetle mücadele ders kitaplarında yer almalıdır. Kreş çağından başlayarak müfredata ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’, ‘büyüklerin zararlı dokunuşlarını anlama’, ‘sadece yabancılara değil, anne babaya da karşı haklar’ gibi dersler konulmalıdır” diye konuştu.