Valilik Makam Odası'nda düzenlenen törende; Vali Aydın Baruş tebrikleri kabul etti. Törene 2.Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mahmut Altun, Büyükşehir Belediyesi Başkanı Selahattin Gürkan, kurum müdürleri, askeri erkân, muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve siyasi parti temsilcileri katıldı.
Tebrikat merasiminin ardından Kongre ve Kültür Merkezinde Cumhuriyet Bayramı kutlama töreni düzenlendi.
2. Ordu Komutanlığı Askeri Bandosu eşliğinde İstiklal Marşının okunması ile başlayan törene Vali Aydın Baruş, 2'nci Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mahmut Altun, Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Malatya Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet Savran, Malatya İl Emniyet Müdürü Ercan Dağdeviren, İl Jandarma Komutanı Albay Necmi İnce, Adli Yargı Adalet Komisyon Başkanı İzzettin Duman, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Baro Başkanı Enver Han, belediye başkanları, gaziler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve öğrenciler katıldı.
Vali Baruş burada yaptığı konuşmada, “Tarih boyunca kurduğu devletler ve inşa ettiği medeniyetlerle üç kıtada derin izler bırakmış, tüm dünya milletlerine mertlik, yiğitlik, cesaret, vatanseverlik, hak ve adalet kavramlarının anlamını öğretmiş Aziz Türk Milleti’nin evlatları olarak, Cumhuriyetimizin 96'ıncı yılına ulaşmış olmanın gururunu, heyecanını ve sevincini hep birlikte yaşamaktayız.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
1919 yılında, Anadolu’yu bin yıldır kanlarıyla ve canlarıyla vatan edinmiş aziz Milletimiz, Birinci Dünya Savaşı’nın galip güçleri tarafından iradesi esir alınmak üzere dört bir taraftan saldırıya uğramış ve milletimizin adı bu topraklardan ebediyen silinmek istenmiştir.
Yıllarca süren Balkan Harbi ve Birinci Dünya Harbi’nin getirdiği yorgunluk, yokluk ve imkânsızlıklar içerisinde amansız bir bağımsızlık mücadelesi başlatan aziz milletimiz, zillet altında yaşamaktansa ölümün yeğ olduğunu çok iyi biliyordu.
Binlerce yıllık tarihi boyunca, yabancı güçlerin hâkimiyetini asla kabul etmeyen ve varlığını daima bağımsız bir devlete sahip olarak devam ettiren milletimiz, 19 Mayıs 1919 yılında, Gazi Mustafa Kemal’in liderliğinde başlattığı İstiklal Savaşı’yla dünyanın en güçlü devletlerine meydan okumuştur.
Anadolu’nun dört bir tarafında, Türk Milleti’nin “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolasıyla yaktığı bağımsızlık ateşi, karanlık günlerde bizlere yol gösteren ışık olmuştur.
Milletimiz şunu çok iyi biliyordu ki; üzerinde şeref, haysiyet ve namusuyla yaşamanın mümkün olmadığı, ay yıldızlı al bayrağının gökyüzünde özgürce dalgalanmadığı, ezan sedalarının beş vakit minarelerinden okunmadığı bir toprak vatan değildir.
Milletimiz yine çok iyi biliyordu ki, Anadolu sadece kendisi için değil kendisine umut bağlayan tüm dünya Müslümanları için, esaret altında yaşayan mazlum milletler için de son kaledir.
Yahya Kemal Beyatlı 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz’un başladığı gün şu duayı okuyordu:
"Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yarabbi!
Senin uğrunda ölen ordu budur Yarabbi!
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın!"
30 Ağustos 1922’de, Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığında şanlı ordumuzun büyük bir zaferiyle neticelenen İstiklal Mücadelemiz, bu mücadelenin milletimize kazandırdığı birlik ve beraberlik ruhuyla milli iradeye dayanan bir devletin müjdecisi olmuştur.
29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin Cumhuriyeti ilanıyla, Anadolu ve Rumeli topraklarında yepyeni bağımsız bir devlet doğmuştur. Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir.
29 Ekim 1923, geri kalmış gördüğü toplumları egemenliği altında yönetme ayrıcalığına sahip olduğunu düşünen sömürgeci güçlere karşı, karakteri bağımsızlık ve özgürlük olan büyük bir milletin verdiği tarihi bir cevaptır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edilişi, yeis içerisinde kurtuluş ümidi bekleyen dünyanın mazlum milletlerinin sömürgeci ve mandacı güçlere karşı verdiği istiklal mücadelelerine yol gösterici olmuştur.
Makûs talihimizin yenilmesi ve üzerimizdeki kara bulutların dağıtılması sonucu kurulan Cumhuriyetimizle birlikte Anadolu yeniden imar edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, Milletimizin azimli ve sebatkâr çalışmaları neticesinde dev adımlarla ilerleyerek bölgesinde ve dünyada saygınlığını hatırı sayılır bir şekilde artırmıştır.
Cumhuriyetimizin 96 yıllık tarihi, dört bir tarafından kuşatılarak Anadolu topraklarından atılarak yok edilmek istenen bir milletin, yeniden ayağa kalkarak bugün dünyanın en saygın milletlerinden biri haline gelişinin veciz bir öyküsüdür.
Cumhuriyetimizin 96 yıllık tarihine baktığımızda;
Yıllarca süren savaşlarla harap olmuş, genç ve eğitimli nüfusunun tamamına yakınını kaybetmiş bir milletin küllerinden yeniden doğuşunu görürüz.
1920’li yıllarda 13 milyon nüfusu olan bir ülkeden, bugün Avrupa’nın ve dünyanın birçok ülkesinin toplam nüfusundan fazla genç ve dinamik bir nüfusa sahip 83 milyonluk büyük bir ülke görürüz.
Cumhuriyetimizin 96 yıllık tarihine baktığımızda;
Ekonomisi kapitülasyonlarla boğularak kendi ihtiyaçlarını temin edemeyen bir ülkenin, bugün dünyanın hemen hemen tüm ülkelerine ihracat yapabilen, 180 milyar doların üzerinde yıllık ihracat hacmine ulaşan, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline geldiğini görürüz.
Cumhuriyetimizin 96 yıllık tarihine baktığımızda;
Yokluklar ve imkânsızlıklar içerisinde başardığı kalkınma hamlesini, bugün, tüm dünyadaki çaresiz insanlara, milli gelirine oranla dünyanın en fazla yardım yapabilen bir konuma taşıyan bir Türkiye görürüz.
Cumhuriyetimizin 96 yıllık tarihine baktığımızda;
Manda yönetimiyle esarete mahkûm edilmek istenen bir ülkeden, bugün sadece kendi insanı için değil, bölgesindeki ve dünyadaki tüm mazlum insanlar için emin bir sığınak haline gelen, dünya barışının teminatı olan büyük bir ülke görürüz.
Cumhuriyetimizin 96 yılda elde ettiği bu başarı, destansı bir mücadeleyle canlarını feda ederek bizlere bağımsız bir devlet ve ülke armağan eden atalarımızın, o günden bugüne karşılaştığı hiçbir zorluğa boyun eğmeden mücadele eden büyük milletimizin başarısıdır.
Saygıdeğer Malatyalılar,
Bugün Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde onurlu ve özgürce yaşama şansına sahip fertler olarak, bu toprakları kanlarıyla sulayarak bizlere vatan kılan şehit ve gazilerimize, gelecekte bu ülkede yaşayacak olan nesillere karşı çok önemli sorumluluklarımız var.
İstiklal Savaşı yıllarında atalarımız, sadece ülkemizi bölmek ve milletimizi tarih sahnesinden silmek isteyen güçlere karşı mücadele etmediler.
Onlar aynı zamanda, egemen güçlere boyun eğerek varlığını devam ettirebileceğini düşünen işbirlikçilere karşı da mücadele ettiler.
Tarih boyunca olduğu gibi bugün de;
Türk Milletinin bu topraklar üzerindeki hâkimiyetini ve birlik ve beraberlik içerisinde yaşamasını hazmedemeyen,
Türkiye’nin her geçen gün güçlü bir ülke olmasını ve dünyanın mazlum milletleri için umut kaynağı haline gelmesini istemeyen dış güçler,
Bu vatan toprakları üzerinde onurlu bir şekilde yaşamanın değerini bilmeyen, özgürlük ve bağımsız bir ülkede hayat sürmenin bedelini ödemek istemediği için egemen güçlerin vesayeti altında yaşamaya razı olan köle ruhlu işbirlikçileri varlıklarını devam ettiriyorlar.
Bunun en bariz örneğini 15 Temmuz 2016’da yaşadık. Milletimizi ve iradesini esaret altına almak için, milletimizin silahlarıyla yine milletimize hayâsızca saldıran FETÖ hainlerinin düzenlediği darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldık.
Bu millet ne kadar asil bir millet olduğunu bir kez daha tüm dünyaya ispatladı. Atalarının manevi mirasının kalplerine nakşettiği bağımsızlık ruhuyla ayağa kalktı ve İstiklal Mücadelesinde olduğu gibi, bu milleti ve iradesini esir almak cüretine kalkışanlara bedelini en ağır şekilde ödetti.
Ne mutlu bizlere ki, İstiklal Savaşımızı zafere ulaştıran milli mücadele ruhu bugün de dimdik ayaktadır.
30 yılı aşkın süredir, ülkemizi ve milletimizi bölmek isteyen PKK/KCK bölücü terör örgütüne diz çöktüren askerimizin, jandarmamızın, polisimizin verdiği cansiperane mücadeledeki azim,
Sınırlarımızın ötesinde; Irak’ta, Suriye’de, yuvalandıkları terör mevzilerinden, ülkemize ve insanımıza saldıran, işgal ettikleri bölgelerde etnik temizlik yaparak bölgeyi yaşanmaz hale getiren PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin verdiği amansız mücadeledeki kararlılık İstiklal Harbi’ndeki milli mücadele ruhunun Türk Milleti’nin benliğinde yer ettiğinin en açık göstergesidir.
Bugünlerde, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Suriye’de, Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Harekatlarıyla Fırat’ın batısında, Barış Pınarı Harekatıyla Fırat’ın doğusunda,
Terör örgütlerini bir bir dağıtarak ülkemizi büyük bir tehdit altında kalmaktan kurtaran, bölge halkına Türk Milleti’nin şefkat elini uzatarak tüm dünyaya insanlık dersi veren Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve Mehmetçiğimize Malatya’dan selam olsun.
Malatya halkı ve Aziz Milletimizin destek ve duaları daima onlarla beraberdir.
Mehmetçiğimizin taşıdığı bu asil ruh; genciyle-yaşlısıyla, kadınıyla-erkeğiyle Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını korumak ve ülkemizi yüceltmek uğrunda yılmadan çalışmanın şehitlerimize, gazilerimize ve kanlarıyla suladıkları bu topraklara olan vazgeçilmez vefa borcumuz olduğunu bir kez daha bizlere hatırlatmaktadır.
Sevgili Çocuklarımız ve Gençlerimiz;
96 yıllık Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin en büyük teminatı; Türkiye’nin ve milletimizin büyüklüğünü anlama şuuruna sahip gençliğimizdir.
Türkiye Cumhuriyetini her şart altında korumak ve yüceltmek, medeniyetler yarışında Türkiye’yi daha ileri seviyelere taşımak için yılmadan çalışacağınıza yürekten inanıyorum.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında sahip olacağımız başarılarda sizlerin büyük payı olacaktır.
Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Milletin bağrında temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkada kalmayacak”, sözleri Türk Milleti’nin sizlere olan itimadının en güzel ifadesidir.
Aziz Milletimizin istikbaline yön verecek olanlar sizlersiniz. Cumhuriyeti yükseltecek ve sürdürecek olanlar sizlersiniz. Ülkemiz, sizlerin gayretleri ile daha da gelişecek, saygınlığını ve gücünü kat be kat artıracaktır.
Bu mutlu bayram günü vesilesiyle; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İstiklal Savaşımızın kahramanları başta olmak üzere, vatanımızın istiklali, milletimizin istikbali, bayrağımızın göklerde özgürce dalgalanması, ülkemizin şer güçlerden korunması uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmet minnetle yâd ediyorum.
Malatyalı vatandaşlarımızın ve milletimizin Cumhuriyet Bayramını içten dileklerimle tebrik ediyor, Sizlere en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum” dedi.
Tören Malatya Lisesi öğrencilerinden Yunus Gönüldaş ve İklim Güllü’nün günün anlamına binaen okudukları şiirlerin ardından program sona erdi.