Yeşilyurt Kent Konseyi Medeniyet ve Sanat Araştırmaları Merkezi ile İnönü Üniversitesi Bilgi ve Erdem Topluluğu’nun müşterek organize ettiği konferans İlahiyat Fakültesi salonunda gerçekleştirildi. “Hakikat ve Gerçeklik” başlıklı konuşmasını yapan Araştırmacı-Yazar Abdurrahman Arslan, insanoğlunun hakikat ve gerçeklik arayışının tarih boyunca sürdüğünü hatırlatarak, “Neye hakikat diyoruz, gerçeklik derken neyi anlıyoruz?” sorusuna cevap aradı.
Bu sorunun çağdaş denilen kişilerle aşılmasının mümkün olmadığını ileri süren Arslan, şunları söyledi:
Arslan: “Bilim, mutlak doğruluk telakkisini kaybetmiştir”
“İslam’ı artık başka hakikat telakkisine göre kurulmuş sosyal gerçekliklere göre tefsir etmekten vazgeçelim. Bu gerçekliklere göre yapılan tefsirler genel olarak bizi bir adım daha İslam’dan uzaklaştırır. Tefsir yapan zihni bu gerçeklik kendi ideal ve önceliklerine göre şekillendirmektedir. İslam bu süreçlerde asla kurucu olamıyor. Yapılan tefsir İslam’ı bu gerçekliğe yamamaktadır. Uyarlamaktadır. Yâda bu gerçekliği tefsirle meşrulaştırmaktadır. Bu bizim yaklaşık bir asır içinde oluşturduğumuz bakış biçiminin zihniyet halidir. Bu sağlıklı bir bakış biçimi değildir. Bence tahlil edilmesi gerekmektedir. Birinci asrın post modern dünyasında tahlil etmemiz gerekiyor.”
Her inanç, ideoloji veya dünya görüşünün bir hakikat anlayışına sahip olduğunu belirten Arslan, “İslam’ın dediği hakikat bir yaratma üzerinden açıklanır. Hakikat ölüm yâda ahiret karşısında aradığımız bir cevap değildir. Daha ziyade veya varoluşumuz gerçeklik ile alakalıdır. Zira dünyayı sadece bir hakikatin aracılığıyla anlamlandırırız. Düşünce ve insani amelin başlangıç noktasında yer alması sebebiyle insan daima bir hakikat arayışı içinde olan veya inancı taşıyan bir varlıktır. Bu arayış esasında niçin yaşadığımıza da verilen bir cevaptır. Hakikat telakkisi bulunmasına imkân verdiğimiz doğrudur. Onun kılavuzluğunda doğruyu yanlıştan haklıyı haksızdan iyiyi kötüden ayırır ve tayin ederiz. Onu temel alarak karar verir mukayese yapar düşünce ve amellerimizi niyetimizi temel yaparız. Çok farkında olmasak bile ondan hareketle düşünür ve tasarlarız.” şeklinde konuştu. Arslan daha sonra şöyle devam etti:
Arslan: “Hakikatin kaynağı vahiydir”
“Müslümanlar için elbette ki hakikatin kaynağı vahye dayanır. Ve onlar için bu tartışılmayan bir şeydir. Bu da Müslümanların modernlikle uyuşmalarını imkânsız kılan en baştaki sebeplerdendir. İslam hakikatinin kökeni vahye dayanırken modernliğin hakikati köken olarak tabiata dayalıdır. Hakikat sadece doğrunun değil anlamında kaynağıdır. Onun aracılığıyla harici dünyayı anlamlandırır. İnsan düşünebilmek yâda amelde eylemde bulunabilmek için daima bir başlangıç noktasına ihtiyaç duyar. Bu başlangıç noktası daima bir hakikatten neşet etmiş bir bilgidir. Esasında hakikat telakkisi dediğimiz şeye inanç dememiz gerekir. Zira hakikat inançtır. Her hakikat kendisini taşıyanı içine çeker. Bu değer verme ya da değersizleştirme sürecidir. Ve sorunu kendi terimleri mantığı içinde değerlendirir.”
Konferans sonunda Arslan, soru cevap bölümünde dinleyicilerden gelen soruları da cevapladı. Konferans, Yeşilyurt Kent Konseyi Genel Sekreteri Ahmet Berber’in, konuşmacı misafir Abdurrahman Arslan’a kayısı hediye etmesiyle sona erdi.