Allah Adaletle Hüküm Yürütenleri Sever

Allah Adaletle Hüküm Yürütenleri Sever

 Adil Olan, Adaleti Emreden Allah’ın Adıyla

Şu an dünyanın dört bir yanında savaşlar yaşanıyor, insanlar sakat kalıyor, ölüyor, evini ya da ülkesini terk etmek zorunda bırakılıyorlar. Mazlumlar zor ve insanlık dışı koşullarda açlık, susuzluk, salgın hastalıklarla mücadele ederken, zalimler rahat yaşamlarını sürdürüyor, yemeklerini yiyor, çocuklarını seviyor ve rahat yataklarında vicdanları sızlamadan huzur içinde uyuyabiliyorlar. Bu insanlar adaletle hükmedilmesi gerektiğine inanmıyorlar mı?
 
Çoğu insan adaleti kabul ettiği ve önemini bildiği halde, çıkarlarıyla çatıştığında reddeder. Bu yüzden adaletin uygulanmasında aksaklıklar kaçınılmaz olur.  Örneğin rüşvetin ahlak dışı ve adil olmayan bir davranış olduğu çok açıktır. Bazı kişiler bunun çirkin bir davranış olduğunu bildikleri halde, çıkarları gereği ve kendilerince akla uygun bahaneler ileri sürerek hiç çekinmeden rüşvet alabilirler. 
 
Ya da şahitlik yapan insanın kesinlikle doğruyu anlatması gerektiğini bildikleri halde,  bazı insanlar kendilerinin veya yakınlarının çıkarları nedeniyle yalan söylemekten kaçınmaz.
 
Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu nedenle toplumların genelinde çıkarlar adalete üstün gelir. Mağdur durumda kalan insan hemen adaletten dem vurur, ancak kendisi adalet yerine çıkarlarını ‘ayakta tutar’. Bu şekilde davranan insanlar toplumda çoğunluğu oluşturdukları için de, adalet soyut bir kavram olarak yaşanmaya devam eder.
 
Adaletin gerçek anlamda uygulanabilmesi için, adaleti çıkarlarına tercih edebilecek üstün ahlaka gereksinim vardır. Bu ahlak, insanlar arasında kesinlikle ayrım gözetmeden, yalnızca haktan yana, gerçek bir adaleti emreder. İşte bu ahlak, Kur’an ahlakıdır:
 
Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)
 
Kur’an ahlakını yaşayan kişinin adalet anlayışında kişisel çıkarlar, dostluklar, arkadaşlıklar, akrabalıklar, insanların fiziksel farklılıkları asla etkili olmaz. Kararları yalnızca haktan ve doğrulardan yanadır. İçinde Allah korkusu taşıyan ve hesap günü Rabb’inin huzurunda sorgulanacağının şuurunda olan insan gerçek adaleti sağlayabilir. Dünyada hak arama telaşında olan birçok insanın, asıl ahirette Hakkın karşısına çıktığında ne yapacağını düşünmesi gerekir. İşte Allah’tan içi titreyerek korkan insan, ‘o günü’ düşünerek hareket eder.
 
Bazı insanlar sevmedikleri kişilere karşı her türlü adaletsizliğiyapabilirler. Bu kişilere iftira atar, suçsuzluklarını bilseler dahi aleyhlerinde şahitlik yaparlar.     Bazı kişiler de gerçekte suçsuz olduğunu bildikleri halde, haksız yere suçlanan insanlar lehinde tanıklık yapmazlar.
 
Kur’an ahlakını yaşayan insanın ise, karşısındaki kişiye olan yakınlığı ya da duyguları aldığı kararları asla etkilemez.
 
Her durum ve koşulda güzel ahlaktan asla taviz vermemeyi fısıldayan vicdanımızı dinleyelim. Duygularımız, aklımızın ve vicdanımızın önüne geçmesin. Hakkı ayakta tutalım, adaleti uygulayalım; çünkü "... Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever." (Maide Suresi, 42)
 
Fuat Türker

Yazar Yazıları Haberleri