GETAT Merkezinde hastalara, binlerce yıldır süre gelen geleneksel tedavi yöntemleri olan sülük, hacamat, akupunktur ile günümüz teknolojisindeki çağdaş tıp teknikleri sentezlenerek hizmet veriliyor. Merkezde yakın zamanda hipnoz, ozon terapi, mezoterapi, apiterapi, proloterapi, osteopati, refleksoloji, homeopati, kayropraktik gibi alanlarda da tedaviye başlanması bekleniyor. Yoğun ilgi gören merkez, bölge illerine de hizmet veriyor.
Merkezde kullanılan akupunktur yöntemiyle zayıflama ve sigarayı bıraktırma seansları da uygulanıyor.
"Ülke olarak biraz geç kaldık"
Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim görevlisi Prof.Dr. Alaattin Polat, sülük tedavisi ilgili hasta üzerinden uygulamalı olarak bilgi vererek, tedavi yönteminin faydaları ve yapılış şeklini anlattı.
Ülke olarak bu tür tamamlayıcı tedavi yöntemlerini kullanmakta biraz geç kaldıklarını söyleyerek sözlerine başlayan Polat, “Biz ülke olarak geri kaldık biraz çünkü organize bir şekilde bu iş yapılmadı. Sağlık Bakanlığı bu işe el attı ve bunların eğitimlerini veriyor. Bu işin artık tıp hekimlerinin eliyle uygulanması konusunda çalışmalar başlattı. En az 3 yıldır ciddi bir şekilde bu konuda sertifikalı hekimler yetiştirildi. Biz de Malatya’da Turgut Özal Tıp Merkezi’nde GETAT Merkezi adı altında şuanda akupunktur, hacamat, kupa ve sülük tedavileri yapıyoruz. Tabi akupunktur çok eski bir tedavi yöntemi. Akupunkturda temel mekanizma şudur, vücuttaki çiğ denilen bir enerji, yaratılışta var olduğuna inanılan bir enerjinin bazı kanallardan geçerken tıkanması, artması ya da bir şekilde engellenmesi, bu çevresel şartlar olabilir. Bu tür etkenlerle bu çiğ enerjisin dağılımı tıkanmış oluyor. Biz akupunktur ile bu enerjiyi tekrar düzenliyoruz. Bu enerjinin tıkanması sonucunda hastada değişik belirtiler olduğu öne sürülüyor. İşte migren, ağız kuruluğu birbiriyle bağlantısız birçok belirgiler ortaya çıkabiliyor. Aslında bu bir kanalın aşırı çalışması ya da bir kanalın bir yerde tıkanması sebebiyle oluyor. Şimdi Malatya’da, Türkiye’de tabi bir ihtiyaçtı bu. Malatya’da böyle bir şey yakın zamana kadar çok iyi bilinmiyordu. Ancak biz Turgut Özal Tıp Merkezi’nde halkımızın bu yoğun talebini yerine getirmek için bu merkezi kurduk. Gelen taleplere göre tabi ki biz geleneksel tedavi yöntemlerimizi arttıracağız. Yani çeşitlilik katacağız buna. Değişiklik alanlarda arkadaşlarımız eğitime gidiyorlar. Apiterapi dediğimiz ağrı tedavisi mesela. Daha çok değişik farklı bitkisel tedavi konusunda da arkadaşlarımız eğitim alıyorlar. Akupunkturun etkili olduğu asıl halk arasında aşırı kilo yani iştah kesmek ve sigara bağımlılığından kurtarmak için, medya tabi bu konuda çok ciddi bir bilgi oluşturdu insanların kafasında. Ancak asıl akupunkturun etkili olduğu alanlar ağrılı durumlardır. Bel ve sırt ağrıları, uykusuzluk yapan, sabah uykudan çok yorgun uyanan hastalarımızda çok ciddi katkıları, çok ciddi faydaları var. Ancak akupunktur uygulanan hastalara biz kesinlikle tıbbi tedavilerini sonlandırmıyoruz. Tıbbi tedavilerine yani ilaç tedavilerine devam ettiriyoruz. Biz çünkü tamamlayıcı tıp olarak yerimizi koruyoruz” dedi.
“Hocalarımızın sertifikalarının gelmesini bekliyoruz”
Hacamat ile ilgili bilgi veren Anatomi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Evren Köse ise geleneksel tedavi yönteminin uygulanan hastalar üzerinde olumlu sonuçlar verdiği söyledi.
Merkezlerinde her şeyin modern tıbbın gerektirdiği şekilde yapıldığını belirten Köse, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hastanemizde şuan hali hazırda hacamat, tıbbi sülük ve akupunktur uygulaması yapılmaktadır. Geleneksel tıp ünitemizde kısa sürede fitoterapi ve hipnoz tedavileri de başlayacak. Hocalarımızın sertifikalarının gelmesini bekliyoruz. Yine bunun haricinde de eğitim vermeye başlayacağız. Hacamat ve sülük eğitimleri ile ilgili Sağlık Bakanlığımızdan onayımızı aldık. Hacamat tedavisi kupayla cilde belirli noktalarla rastgele olmayan, akupunktur noktaları gibi belirli noktaların vakumlanmasının ardından jilet ile küçük çizikler açılarak ve tekrar vakumlanarak kanın toplanması suretiyle yapılan bir işlem. Birçok çalışmada bu toplanan kanın içerisinde vücutta ağır toksinlerin ve metallerin olduğu tespit edilmiştir. Bizde zaten ünitemizde bu tarz çalışmalara başlayacağız. Bilimsel çalışmalar yapacağız. Hacamatı bize 3 ayda bir normal herhangi bir şikayeti olmayan rahatlama amacı ile gelen insanlara 3 ayda bir öneriyoruz ama belirli bir tedavi planındaysa ise ayda bir kısa bir sürede uygulamıyoruz. Sülük tedavisi 2-3 günde bir, 15 günde bir, hastanın durumuna göre değişmekte tabi. Hastaların gelmeden önce laboratuarda kan tetkiklerinin yapılması gerekiyor. Kullandığı ilaçlar varsa bize bildirmesi lazım. Oluşabilecek bir takım yan etkileri, özellikle sülük tedavisinde kaşıntı, kızarıklık gibi onları da kendilerine anlatıyoruz.”