Bir esintidir bayram; gönülleri bir kılan... Kokusu bambaşkadır. Tabiatın tüm gözeleri gark olur rahmete. Gönülleri ışıtmak için gelir, dehlizlere yol bulmak için…
İçi dışı arındırmak/ ağartmak için…
Kurban kesmek ve kurban olabilmek teslimiyetin en üst noktasıdır. ’Desinler veya demesinler’’ mantığından uzaklaştıkça insan; fıtratına döndükçe kendi olur yüzleşir ve daha çok Rabbi’nin istediği gibi olur.’ Kurban kesmek ve kurban olmak’ bütünleşir hep zihnimde. Kurban olmak şehadettir! Can koymaktır hak yoluna… Ve hak olan ne varsa…
Kutlu bir mertebedir o. Ona ulaşan kul için düğün bayramdır. Rabbinin hoşnut olduğu bir yaşam biçimi sonrasında gelir.
Kurban da; adanmak/ adamak /Hak katında âdem olmakla bütün bir ibadettir... Kulluk bilinciyle gelir.
Diyor ya Rabbimiz işte; ‘Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Fakat O'na sizin takvanız (Allah'a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır.(hac 37)
Kınalı kuzular adanmışlıkla ne bıçağı ne de kurşunu hisseder.
Taşa yaslanırsın duvar olur beline. Sert soğuk görür ve bilirsen, taş olur böğrüne… Teslimiyettir bize yol veren. Bıçağı vurursun İsmail’e! kesmez. Taşa vurursun ikiye böler.
İbrahim teslimiyeti–İsmail adanmışlığıdır bu işte.
Teslim olduğumuz her amele biz de kurban oluruz. Eğeriz başımızı İsmail’ce. Ve denendikçe kör kılar o bıçağı da Allah bizim halimizce…
Tevekkül, takva, içtenlik öyle bir kuşatır ki o vakit bizi, mutmain olan nefisle; dünyanın içinde fakat dışından, başka bir mesafeden bakan gibi oluruz huzurla ona. Samimiyetimizi bilen Rab bereketi, kolaylığı, ecri içine katar. Ve teslimiyet gittikçe kolaylaşır o engin ruhlara…
İbadeti içselleştiremeyen kul ise bahanelere sığınır ki, en pahalı telefonların, en alımlı kıyafetlerin esintisi, her gün internette nice siteyi takibe yeltendirir de! Kurban ibadetine yanaşmaz.
Oysa ibadet kolaydır. O misyonu, o ruhu bedeniyle bütünleştirene. Sabah namazına uyanmak da böyledir. Şehirlerarası bir mola da soğuk demeyip abdest alıp namaza durmak da böyledir. Bir yetime el uzatmak da böyledir.
Varla yokla ilgilidir kurban, lakin tüm ibadetlerin ruhla ilgisi çoktur. Teslimiyeti ruhumuzdan başlattığımızda, yüreğimiz kabullendiğinde eller cebe gidecektir. Gerçekten tutunacak dalı olmayana, o etler katık olacak, çocuklara neşe olacak, bayram olacaktır.
Karınları doyunca çocuklar gülümseyecekler oynayacaklar ve dünya gülecektir… Ellerimiz müsafaha ile değecek birbirine ve gönüller selam vererek bayramlaşacak, öksüze yetime darda kalmışa ulaştıkça tazelenecek yer ve gök. Biz dingin bir yürekle eda ettiğimiz bayramın farkında olacağız o zaman.
Bayram, sıla-i rahimle yüreği yaralılara kimsesizlere ulaştıkça, onlara bayramı hissettirdikçe bayram olacaktır. Bir tatil köşesi sadece bize huzur verirdi belki lakin
Ellerimiz vücudumuzun dalları idi.
Kenetlendikçe kök budak salacaktık…
Bayramlarımızın bayram tadında olması duası ile
…
Nilüfer Zontul Aktaş