Kabul töreninde Vali Aydın Baruş yaptığı konuşmasında; “Atalarımız bu topraklara bin yıl önce ayakbastılar. Biz Malatya’yı da Anadolu’yu Ana Yurt yapan şehir olarak görüyoruz. Buralardan başlayarak Anadolu’nun içlerine yayıldılar ve bir daha buradan gitmemek üzere buraları yurt edindiler. Anadolu topraklarında Selçuklu Devleti kuruldu. 400 yıl boyunca sürekli büyüyen ve üç kıtaya nizam veren, hak ve adalet götüren büyük bir Osmanlı İmparatorluğu kuruldu. Ancak Osmanlı İmparatorluğunun son iki yüzyılı maalesef duraklama ve gerilemelerle geçti. Bu gerileme dönemlerinde Fransız İhtilalı ve milliyetçilik akımının etkisiyle imparatorluğun dört bir tarafında ayaklanmalar başladı ve bu ayaklanmaları destekleyen büyük devletlerin sömürgeci amaçları doğrultusunda çok büyük savaşlar geçirdi milletimiz. Hakikaten bizim içimizi, yüreğimizi dağlayan Balkan Harbi. Rumeli’de çok büyük topraklar kaybettik ve orada kalan kardeşlerimiz, soydaşlarımız, yurttaşlarımız büyük katliamlara uğradılar. Bunun öncesinde Kafkaslarda Rusya’nın baskısı ile ve orada katledilme korkusuyla Anadolu topraklarına yüz binlerce, milyonlarca insan göç etti ve Anadolu’yu kültürler mozaiği haline geldiler. Anadolu bağrını zor durumda olan bütün insanlara açtı. Ama büyük devletlerin, oradaki sömürgeci güçlerin hesapları ülkemiz üzerinde bitmedi. 1914 yılında başlayan 1. Cihan Harbine maalesef Osmanlı İmparatorluğu da sokularak ülkemizin dört bir tarafında işgale maruz kalması neticesinde bu büyük millet Anadolu topraklarında varlığını yokluğunu ortaya koydu. Anadolu’ya göç etmiş soydaşlarımız, dindaşlarımız bizlerle beraber Anadolu topraklarına sahip çıkmak için canla başla ayağa kalktı. 19 Mayıs 1919’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yakmış olduğu bağımsızlık ateşiyle Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti etrafında kenetlenen milletimiz o zamanki yokluklar ve imkânsızlıklar içerisinde birbirine kenetlendi ve Atatürk’ün büyük önderliğinde ayrılıkları, gayrılıkları, nifakları ortadan kaldırarak yekvücut oldu ve dünyanın büyük devletlerine kafa tuttu. Sonunda Sakarya Meydan Muharebesi arkasından Büyük Taarruz ile birlikte 1922 yılında askeri olarak ülkemiz bağımsızlık yolunda büyük bir adım attı. 24 Temmuz 1923’te de Lozan anlaşması ile birlikte ülkemizin bağımsızlığı bütün dünyaya ilan edilmiş oldu. Tabi Gazi Mustafa Kemal Atatürk bağımsızlık meşalesini büyük bir yönetimin devri ile taçlandırmak istedi onun da adı Cumhuriyet. Halkın yönetimde bundan sonra devletin idaresine toplumun kaderine bizzat milletin kendisi karar verecekti. 1920 yılında Türkiye Büyük Milletinin açılışı da zaten bunun işaretleri belli olmuştu. Cumhuriyet idaresi 1923 yılında her türlü imkânsızlıklar ve yoksulluklar içerisinde bu vatanın evlatlarını ayağa kaldırdı. Sarıkamış’ta on binlerce gencini kaybeden, Çanakkale Savaşında değişik rivayetlere göre iki yüz elli bin civarında evladını kaybeden bu büyük millet 1923 yılında başlattığı büyük kalkınmayı büyük bir hızla ilerleterek Atatürk’ün önderliğinde bugünlere taşıdı. 96 yıl geçti aradan dile kolay 1920’li yıllarda millet 13 milyon nüfusa sahipti ve genç nüfusumuz çok azdı. Büyük bir eğitim ve kalkınma hamlesiyle ülkemiz kalkınma atağı içerisine girdi. Bundan sonra gelen devlet idarecilerimiz, yöneticilerimiz ülkemizin kalkınması için ellerinden geleni yaptılar ve bugün artık Türkiye dünyanın kalkınmış ülkeleri arasında askeri bakımdan ve ekonomik bakımdan büyük güçler arasında yer alıyor. Bu 96 yıllık süreçte bu milletin birliğini, beraberliğini ve bölünmez bütünlüğünü hedef alan değişik ihanet girişimleri ile karşılaştı. Bunlardan biri 1980’li yıllarda başlayan bölücü terör örgütünün başlattığı ülkemizin özellikle Güneydoğulu vatandaşlarımızı katleden güvenlik güçlerimize karşı silah kullanan, ayrı bir idare kurmayı amaçlayan bölücü örgüt binlerce on binlerce vatandaşımızı maalesef katletti. Bu terör örgütü ile mücadelede binlerce vatan evladımız şehit oldu. Hepsini acısını yüreğimizin en derin yerinde hissediyoruz ve bu acı biz yaşadığımız sürece devam edecek. Yine devletimizin idaresini, ülkemizin gelişmişliğini, ekonomisini güçlülüğünü çekemeyen dış güçler ve işbirlikçileri 15 Temmuz 2016’da büyük bir ihaneti tertiplediler. Ülkemize karşı devletimize karşı Sayın Cumhurbaşkanımız nezdinde birliğimizi beraberliğimizi yok etmek istediler. Bu millet atalarından almış olduğu asil mirasın farkındaydı yüreğinde onun ateşini taşıyordu. 15 Temmuz 2016’da bu hainlere fırsat vermedi ve ülkemizin adını kirletmek isteyen, demokrasimizin adını kirletmek isteyen vatandaşlarımızı birbirine düşürmek isteyen bu dış güçlerin maşası olan hainlere izin vermedi. Süreç devam ediyor çünkü ülkemiz bölgesinde istikrar abidesi. Bölge ülkelerine örnek gösterilen ve Cumhuriyetini demokrasisini sağlam bir şekilde daima ayakta tutan bir ülke. Bu ülkenin güçlü olmasını hazmedemeyen güçler her zaman devreler bugün de bu hıyanetçiler işbirlikçileriyle tasarladıkları amaçlarına ulaşmak için saldırılarına devam ediyor.
Ülkemize göç eden dört milyon Suriyeliyi kendi vatanına döndürmek ve onların orada huzur içerisinde yaşanmasını temin amacıyla Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Harekâtları başlatıldı. Tüm Silahlı Kuvvetlerimiz orada çok büyük başarılar elde ettiler. Şimdi Barış Pınarı Harekâtımız devam ediyor. Bu harekâtta da Türk Silahlı Kuvvetlerimiz 2. Ordumuzun koordinesinde çok büyük başarılar elde etti. Ben buradan 2. Ordumuzun tüm mensuplarını subaylarını, astsubaylarını, uzman personelini, askerini yürekten tebrik ediyorum. 2. Ordumuz Korgeneral Sinan Yayla Komutanımız önderliğinde bu başarısını devam ettiriyor. Suriye’nin doğusunda ve batısında bu temizliği en güzel şekilde yapacaklar oraları terör odaklarından temizleyecekler buraların insanlarına yer açacaklar. Türkiye’nin şefkat eli daima onların yanında olacak, insanlar kendilerini emniyette hissedecekler.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimiz büyük ve sağlam temeller üzerine kuruldu. Cumhuriyetimizin bu temeller üzerinde yükselmesi için askerimizin göstermiş olduğu bu fedakârlığı hepimizin göstermesi gerekiyor. Eğitim alanında ekonomi alanında ticaret alanında bu ülke daha fazla büyümeye layık ve dünyanın sayılı ekonomik güçlerinden birisi olmaya layık. Bugün artık gurur duyuyoruz Cumhuriyetimizin değerleri ile Cumhuriyetimizin büyüklüğüyle. Bugün artık ülke dünyada örnek gösterilen ülkelerden birisi bölgesine huzur ve refah getiren barış getiren ve ekonomisiyle milli savunma sanayisiyle parmakla gösterilen ülkeler arasında yer alıyor. Bundan hepimiz gururluyuz bu gururu layıkıyla devam ettirmek içinde çocuklarımıza bu Cumhuriyetin ne kadar büyük zorluklarla kurulduğunu, anaların kendi bebeğinin yerine mermilerini sararak cepheye taşıdığını iyi anlatmamız lazım. Onların sayesinde kazanıldı bu mücadele. Bu mücadeleyi ne kadar büyük fedakârlıklar içerisinde ne kadar büyük acılar yüreklere gömülerek kazanıldığını iyi anlatmamız lazım nesillerimize ki Cumhuriyetimizin değeri her geçen gün daha iyi anlaşılsın. Bugünkü kabul törenimize katılarak bizleri onurlandırdığınız için tüm misafirlerimize çok teşekkür ediyorum ve yüce Mevla’dan bizleri Cumhuriyetimizin nice yıllarına eriştirmesini diliyor, hepinize sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum” diyerek Türkiye Cumhuriyeti’nin 96. yıl dönümünü kutladı.
Vali Aydın Baruş ve eşi Nagihan Baruş’un yanı sıra kabul törenine 2. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mahmut Altun, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet Savran, İl Jandarma Komutanı Albay Necmi İnce, İl Emniyet Müdürü Ercan Dağdeviren, Baro Başkanı Enver Han ile kamu Kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri, Şehit Aileleri, Gaziler ve yakınları, Muhtar Dernekleri Başkanları ile basın mensupları katıldı.
Kabul töreninde Vali Baruş, 2. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mahmut Altun ve Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan ile birlikte konuklarla tek tek selamlaşarak hatıra fotoğrafı çektirdi.
Cumhuriyetin 96. yılına özel hazırlanan pastanın kesilmesi ile program sona erdi.